TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI KAYNAK SİTESİ

Edebiyat'a dair her şey alikaramanhoca.com 'da

Üyelik Girişi
KAHRAMAN KADINLARIMIZ
TÜRK BASINININ TARİHSEL GELİŞİMİ
EDEBİYAT KONU ANLATIM VE SORU ÇÖZÜM VİDEOLARI
TYT-AYT ÖNEMLİ HATIRLATMALAR
SINIFLARA GÖRE DERS NOTLARI
TÜRKÇE (DİL VE ANLAM BİLGİSİ)

AŞIK TARZI HALK EDEBİYATI

ÂŞIK TARZI HALK EDEBİYATI

Âşık edebiyatının kaynağı, İslamiyet'in kabulünden önceki Sözlü edebiyattır. 15. yy.dan sonra gelişerek günümüze kadar ulaşmıştır. Şiirini, aşk, doğa, kahramanlık gibi konularında, sazıyla birlikte söyleyen şairlere İslâmiyet'ten önce "ozan", "baksı", "kam" "oyun", "şaman" denilirken, İslâm'ın kabulünden sonra "âşık" ya da "saz şairi" denmiştir. Bu âşıkların oluşturduğu edebiyata da "Âşık Tarzı Türk Edebiyatı" denir.


Âşık edebiyatı şiirden ibarettir. Bu şiir din dışı bir şiirdir; âşık da denilen şairlerin kopuz, bağlama, cura, tambura eşliğinde söyledikleri sözlü-besteli edebiyat türüdür.



Usta-çırak ilişkisiyle yetiştirilen âşıkların çoğu okuma yazma bilmeyen ancak saz çalma ve şiir söyleme yeteneği olan kişilerdir. Âşıklar, saz şairliğini usta âşıkların yanında öğrenir, sonra onlardan mahlas alarak diyar diyar gezmeye, ellerinde saz şiirler söylemeye başlarlar.



Gelişme alanları arasında kahvehaneler, asker ocakları, kervansaraylar, bozahaneler, tekkeler, konaklar vardır.


Âşık; bilgi, duygu ve becerisini yaptığı atışmalarda gösterir. Aşık şiiri diğer halk edebiyatı ürünleri gibi sözlü edebiyat ürünüdür. 15.yy.dan itibaren yazıya geçirilmeye başlanmıştır. Âşık şiirleri ilk olarak okuma yazma bilen kişilerce derlenerek 'cönk' adı verilen defterlere yazılmıştır . Âşıklık geleneği Anadolu coğrafyasında bugün de canlı olarak yaşatılmaktadır.

Âşık Edebiyatının Özellikleri:

  1. Aşık veya ozan denilen kişilerin, saz eşliğinde söyledikleri şiirlerden oluşur.
  2. Genelde sözlü olmasına rağmen şairler, şiirlerini "cönk" dedikleri defterlerde toplamışlardır.
  3. Şairler, sazlarını alıp köy köy, kasaba kasaba, şehir şehir dolaşmışlardır.
  4. Şiirlerde anlatım içten, canlı ve yalındır.
  5. Şairler, halkın içinden çıktığından halk dilini kullanmışlardır. Bu sade dil, 18. ve 19. yüzyıllarda bazı şairler tarafından Divan edebiyatının etkisinde kalmasıyla eski arılığını kaybetmiştir.
  6. Nazım birimi dörtlüktür.
  7. Koşma, semai, destan, varsağı gibi nazım şekilleri kullanılmıştır.
  8. Hece ölçüsünün genellikle 8'li ve 11'li kalıpları ile şiirler söylemişlerdir.
  9. Aşk, tabiat, gurbet, ayrılık, ölüm, özlem, kıskançlık, yiğitlik, toplumun sorunları, insan davranışları, bunlarla ilgili eleştiriler konu olarak işlenmiştir.
  10. Şiirlerin son dörtlüğünde şairin adı veya mahlası geçer.
  11. Genellikle yarım ve cinaslı kafiye kullanılmıştır.
  12. Benzetme (teşbih) ve kişileştirme (teşhis) en fazla yer verilen edebi sanatlardır.
  13. Bazı ürünlerde yöresel özellikler görülür.
  14. Şiirler genellikle irticalen yani içe doğduğu gibi söylenir.
  15. Divan edebiyatında görülün kalıplaşmış benzetmeler (mazmun) Halk edebiyatında da vardır. Buna göre sevgili anlatılırken yeşil başlı ördek, inci diş, elma yanak, badem göz, kiraz dudak, keman kaş, sırma saç, selvi boy gibi benzetmeler kullanılmıştır.
  16. Divan edebiyatı daha çok düşünceye önem verdiği için soyut bir edebiyattır. Halk edebiyatında ise şair gördüğünü, yaşadığını anlatır. Bu nedenle Aşık edebiyatı, somut bir edebiyattır. Ayrıca Divan edebiyatında sevgilinin tipi çizilir, adı söylenmez. Halk edebiyatında ise sevgilinin adı (Elif, Ayşe...) vardır.
  17. Şiirler, işlenen konulara göre "koçaklama, güzelleme, taşlama, ağıt" gibi adlar alır.
  18. Âşık edebiyatı hayali olaylardan çok, gerçekçiliğin ön plana çıktığı bir edebiyattır.
          

 Not: Bazı bölümler alıntıdır.

 Âşık Edebiyatı Nazım Biçimleri:
Koşma, semai, varsağı ve destan

Koşma

Halk edebiyatının en yaygın nazım biçimidir.

Genellikle hece ölçüsünün 11’li kalıbıyla, 3-5 dörtlük arasında söylenir.

Koşmalar konularına göre ve yapılarına göre çeşitlerine ayrılır. 


1.Koşmalarda genellikle 11'li hece ölçüsü kullanılır. 4+4+3=11 ya da 6+5=11.

2.Doğal güzellikler, sevgi, aşk, özlem, kahramanlık, eleştiri, acı, yakınma, hayata ait görüşler işlenir.

3.Koşmanın kafiye örgüsü aaab, cccb, dddb .../abab, cccb, dddb .../ abxb, dddb, eeeb .../ aaaa, bbba, ccca ... şekillerinden birisi olabilir.

4.Genelde şiirin içinde özellikle de son dörtlükte şairin mahlası bulunur.

5.Dili sade, anlatımı yalın ve içtendir.

6.Koşmalar işlenen konulara göre çeşitli isimler alır. Bunlar aynı zamanda âşık edebiyatı nazım türleridir.


Uykudan uyanmış şahin bakışlım
Dedim sarhoş musun söyledi yok yok
Ak ellerin elvan elvan kınalım
Dedim bayram mıdır söyledi yok yok

Dedim ne gülersin dedi nazımdır
Dedim kaşın mıdır dedi gözümdür
Dedim ay mı doğdu dedi yüzümdür
Dedim ver öpeyim söyledi yok yok

Dedim aydınlık var dedi aynımda
Dedim günahım çok dedi boynumda
Dedim meh-tab nedir dedi koynumda
Dedim ki göreyim söyledi yok yok

Dedim vatanın mı dedi ilimdir
Dedim bülbül müdür dedi dilimdir
Dedim Nesimi Şah dedi kulumdur
Dedim satar mısın söyledi yok yok


Koşmalar ezgilerine göre ve yapılarına göre olmak üzere ikiye ayrılır.

a- Ezgilerine göre koşmalar: Özel bir ezgiyle okunur ve hece sayısı dikkate alınmaz. Ankara koşması, Acem koşması, Kerem, kesik Kerem, Gevherî, Sümmâni koşması gibi.
b- Yapılarına göre koşmalar: Koşmalar yapılarına göre 7'ye ayrılır.

1- Düz Koşma:
 Âşık edebiyatında en sık kullanılan türdür. Adi koşma olarak da adlandırılır.
2- Yedekli Koşma: İki şekli vardır. İlki koşma-mani halidir. Koşma bendlerinin arasına aynı kafiyede bir bayati bendi ya da 7 heceli bend girer. İkincisi yedekli 5'li koşma diye adlandırılır. 8'li hece ölçüsüyle yazılır. İlk bend 5, ikinci ve yedek sayılan bend 4 dizelidir.

Koşma - Mani: Zülalî
Koşma-Mani

Hâb-ı nazda yatar iken uyandım
Bir bâde verdiler nûş edip kandım
İçtim bâdeyi kandım
Ab-ı hayattır sandım
Ben bir ateşe yandım
Aşkın atına bindim
Yeri göğü dolandım
Bu yerde de avlandım
Seni buldum bir çobana efendim
Kudret kanadımı çalsam el kınar

Uyanmıştım hâb-ı nazdan havf ilen
Kırklar dolu verdi tabla raf ilen
Dolu tabla raf ilen
Divan durdum saf ilen
Öğüt almam laf ilen
Erenler taraf ilen
Yedi deryaları kûh-ı Kaf ilen
Gavazsam kaynağa dalsam el kınar

Siftah yalvarırım Gani Subhana
Sonradan dönerim bir aç aslana
Dönerem aç aslana
Saldırıram cihana
Kâh o yana bu yana
Diyeceksin daha ne
Nece ki bir serçe geçer şahana
Kırsam kanadını yolsam el kınar

Zülâlî çağırır ben bir nökerim
Heyya gibi dilden zeher tökerim
Zeher meher tökerim
Aşk kılıcın çekerim
Tunçtan beden sökerim
Ey benim bal şekerim
Hiç deme Mevlâ kerim
Haçan ki meydanda pençe çekerim
Her âşık sazını alsam el kınar


3- Musammat Koşma:
 Divan edebiyatındaki musammat gazele benzer. İç kafiyeli koşmalardır. Her dizenin birinci ve ikinci kısımları kafiyelidir. 6+5 duraklı kalıpla yazılır.

Musammat Koşma: Miratî
Koşma (musammat)

Ey cemâli parlak kadi toparlak
Lebleri bal kaymak sükker misin sen
Boynuma lâle tak hele bir yol bak
Bu kadar yalvarmak ister misin sen

Lebler kırmızı la'l kaşları hilâl
Gözler âhû misâl bulunmaz emsâl
Bilmem bu ne hayâl bilmem bu ne hâl
Bu ne parlak cemâl ülker misin sen

Mir'âtî hem-vâre yanıktır yâre
Yüreğimde yâre oldu bin pâre
Gönül başka yere düşmez ne çâre
Bir başka nigâre benzer misin sen

4- Ayaklı Koşma: İlk bendin dize sonlarına, diğer bendlerin ise sadece son dizelerine ziyade eklenerek oluşturulur. Ziyadeler 5 hecelidir. Genellikle musammat koşma şeklinde yazıldıklarından musammat ayaklı koşma da denir.

Ayaklı Koşma: Gedâyî
Koşma (ayaklı)

Ey benim cânânım can içre canım
Şûh nev-civânım olma bî-vefa rahm eyle bana
Ben sana kurbanım gel kes gerdanım
Dök yerlere kanım tek ol aşina olma bî-vefa

Nar-ı aşkın serde düştüm yek derde
Şeklin perilerde yoktur kişverde
Ellerin hançerde zerrin kemerde
Her gördüğün yerde gel bakma kıya can sana feda

Sevdim sen dil-beri hûblar serveri
Gördüm şeklin peri oldum müşteri
Çeksen de hançeri kessen bu seri
Gayri şimden geri sen şah ben Gedû kul oldum sana


5- Zincirleme Koşma:
 Bendlerinin dördüncü dizesinin kafiyesi bir sonraki bendin ilk dizesinin başında tekrarlanan koşmalardır. Genellikle destanlarda kullanılır.

 

Zincirleme Koşma: Zülalî
Koşma (zincirleme)

O ki yaratıldık turab-ı Tûr'dan
Perverdigâr Hak Subhan'ı biliriz
Turabın aslını yarattın nurdan
Nurdan evvel bir mekânı biliriz

Mekanda var iken nice bin şeher
Anı ziynet kıldı murg-u meher
Günde yetmiş kere eyledi teher
Ekl ettiği rızk u nânı biliriz

Rısk-u nâne visâl eyledi Hûdan
Yoktan var edildi o zaman Âdem
Cinandan cihana bassan da kadem
Anı nisbet dü cihanı biliriz

Du cihanda yer gök çarh u felekler
Hesaba muntazır suda semekler
Arş-ı Alâ Mühteha'da melekler
Ne zikirde kelâm kânı biliriz

Kelâm kânı zikir ederler gayet
Yalan değil günü bugün bir hayat
Altı bin altı yüz altmış âyât
Emr-i haktan biz Furkan'ı biliriz

Furkan'da nice âyet yerince
Nice sinek nice murg u karınca
Mağrip meşrik kûh-ı Kaf'a varınca
Hükmeyleyen Süleyman biliriz

Zülâlî şevketten ummaz hiç bac'ı
İzhar eder günahkara ilacı
Başına örterler mürüvvet tacı
Fahr-î âlem şah sultanı biliriz


6- Zincirleme Ayaklı Koşma:
 Zincirleme koşmalara ziyadeler eklenerek yazılır.


7- Koşma Şarkı:
 Her bendinin dördüncü dizelere aynı olan kavuştaklı koşmalardır.

 

NOT: Yapılarına göre koşma türleri alıntıdır.

Konularına Göre Koşma Türleri:

Güzelleme

Övgü amaçlı yazılan şiirlerdir. Genellikle sevgilinin güzelliği anlatılır. Başka birini ya da doğayı öven güzellemeler de vardır.  En ünlü şairi Karacaoğlan’dır.

Nasıl vasfedeyim güzelim seni

Rumeli Bosna’yı değer gözlerin

Dünyaya gelmemiş eşin akranın

İzmir’i Konya’yı değer gözlerin

 

Koçaklama

Konusu kahramanlık, yiğitlik, savaş olan koşmalardır.

16. yy. Köroğlu, 19. yy. Dadaloğlu en çok koçaklama söyleyen şairlerdir.

Benden selam olsun Bolu Beyi'ne

Çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır

Ok gıcırtısından kalkan sesinden

 Dağlar seda verip seslenmelidir

 

Düşman geldi tabur tabur dizildi

Alnımıza kara yazı yazıldı

Tüfek icat oldu mertlik bozuldu

Eğri kılıç kında paslanmalıdır

Taşlama

Bir kişinin, bir yerin, bir topluluğun kusurlarını söyleyen, toplumun bozuk yönlerini eleştiren şiirlerdir.

Bir odası vardır gayet küçücük

 Kendi aklı sıra keyf yetirecek

Bir çanağı yoktur ayran içecek

Kahveyi bulunca fincan beğenmez

 

 Seyranî söyledi bu doğru sözü

Haddeden çekilmiş doğrudur özü

Şehre gelin gitse bir köylü kızı

Lal ü güher ister mercan beğenmez

 

 

Ağıt

Koşma tarzında ve söyleyeni bilinen ağıtlar da vardır.

Yetim kalmış idin emzik tavında

Gamınla kardeştin gençlik çağında

Bir gül yeşertmedi vuslat bağında

Gönül yaraların hep berat götür

 

De ki Kadir Mevlâm bize ilişme

Dünyada sızlayan çıbanı deşme

Celâli Baba'dan sorma, söyleşme

Bu dertli çobandan bir selam götür


Düz Koşma

*11’li hece öçüsüyle söylenir.

*Kafiye düzeni

 xaxa   bbba     ccca   …

  abab  cccb     dddb … şekillerindedir.

Daha senden gayrı aşık mı yoktur

Nedir bu telaşın hay deli gönül

Hele bir düşünsen fani dünyayı

Neler geldi geçti say deli gönül

 

Baktım iki kişi mezar eşiyor

Gam kasavet dalgalanıp aşıyor

Çok yaşayan yüze kadar yaşıyor

Topraklar başına vay deli gönül

 



Musammat Koşma

Her mısrası iki bölümden oluşan ve bu bölümleri aynı kafiyeyi taşıyan koşmalardır.

Yesari bu kare düştü ne çare

Eyledi avare ol kaşı kare

Alem aşikare derdime çare

Sarınca o yare merhemcesine


Yedekli Koşma

Doğu Anadolu ve Azeri sahasındaki saz şairlerinin kullandıkları bir şekildir. 

Koşma-Mani: Koşma beyitlerinin arasına aynı kafiyede bir mani kıtası ya da yedi heceli kıtalar getirilir. 

Yedekli Beşli Koşma: 8'li hece ölçüsüyle yazılır. İlk bend 5, ikinci ve yedek sayılan bend 4 dizelidir.

Hâb-ı nazda yatar iken uyandım 

Bir bâde verdiler nûş edip kandım 

İçtim bâdeyi kandım

Ab-ı hayattır sandım

Ben bir ateşe yandım

Aşkın atına bindim

Yeri göğü dolandım

Bu yerde de avlandım

Seni buldum bir çobana efendim

Kudret kanadımı çalsam el kınar


Ayaklı Koşma

Koşmanın ilk dörtlüğünün ikinci ve dördüncü, diğer dörtlüklerinin de sadece dördüncü dizelerine beş heceli ziyade eklemekle oluşan koşmaya denir. 

Ayaklı koşmalar genellikle musammat koşma biçiminde yazıldığından musammat ayaklı koşma, musammat müstezad koşma da denir.

Ey benim cânânım can içre canım 

Şûh nev-civânım olma bî-vefa 

                                       rahm eyle bana 

Ben sana kurbanım gel kes gerdanım 

Dök yerlere kanım tek ol aşina 

                                      olma bî-vefa 



Zincirleme (Zincir-bend) Koşma

Bentlerinin dördüncü dizesinin uyaklı sözcüğü, bir sonraki dörtlüğün ilk dizesinin başında yinelenen koşmalardır. 

O ki yaratıldık turab-ı Tûr'dan 

Perverdigâr Hak Subhan'ı biliriz 

Turabın aslını yarattın nurdan 

Nurdan evvel bir mekânı biliriz 

 

Mekanda var iken nice bin şeher 

Anı ziynet kıldı murg-u meher 

Günde yetmiş kere eyledi teher 

Ekl ettiği rızk u nânı biliriz 

 

Rısk-u nâne visâl eyledi Hûdan 

Yoktan var edildi o zaman Âdem 

Cinandan cihana bassan da kadem 

Anı nisbet dü cihanı biliriz 

 


Zincirbent  Ayaklı Koşma

Ziyadeler, zincirleme tipindeki koşmalara eklenirse bu tip koşmalara zincirbent ayaklı koşma adı verilir.

Gani Mevlâm düştüm aşkın oduna,

Aşk oduna düştüm, ciğerim kebâb,                                             

                                   Söyündürmez âb

 Âb akıyor benim iki gözümden

Mir'atî Gözümden akan yaş hep olur şarâb,                                            

                                    Kerem et yâ Rab


Koşma-Şarkı

Dördüncü dizesi, her dörtlüğün sonunda nakarat olarak tekrarlanan  koşmalardır. 

İki dilber gördüm güller içinde

İkisi de nazlı; cana uygundur 

İsmini gizlerim diller içinde 

Biri nazlı kuğu, biri toygundur. 

 

Kaçan bir naz ile eylese reftâr 

Kemend-i zülfünü eyleyip etvâr

 Şehr-i melâhatle ol şîrin- güftâr 

Biri nazlı kuğu, biri toygundur

 

 

Müracaa (Dedim-Dedi’li)Koşma

Aşık ve sevgilinin “dedim dedi” ifadesine bağlı olarak, karşılıklı söyleşmeleridir.

Dedim kalem nedir dedi kaşımdır

Dedim inci nedir dedi dişimdir

Dedim on beş nedir dedi yaşımdır

Dedim on altıdır dedi ki yok yok


Tecnis Koşma

Bütün kafiyeleri cinaslı olan koşmalardır.


Destan

Birkaç dörtlükten yüzden fazla dörtlüğe kadar yazılabilir. 11’li hece ölçüsüyle yazılır.

Savaş, deprem, yangın, eşkıyalar, tanınmış kişiler konuları olabilir


Semai

Hece ve aruz ölçüsüyle söylenir. Kendine özgü ezgileri vardır. 8’li hece ölçüsüyle söylenir. Dörtlük sayısı 3-5 arasındadır. Gurbet, aşk, doğa, özlem, ayrılık gibi konular işlenir. Az sözle yoğun bir anlam sağlamak gerektiği için zor bir nazım biçimidir. 

Gönül gurbet ele varma 
Ya gelinir ya gelinmez 
Her dilbere meyil verme 
Ya sevilir ya sevilmez 

Yürüktür bizim atımız 
Yardan atlattı zatımız 
Gurbet elde kıymatımız 
Ya bilinir ya bilinmez 

 


Varsağı

Yiğitçe bir söyleyişi vardır. Adını Güney Doğu Anadolu’da yaşayan Varsak Türkmenlerinden almıştır. ”Be hey, bre, hey gidi, aman hey” gibi ünlemler kullanılır. 8’li heceyle söylenir. 

Bre ağalar bre beyler 

Ölmeden bir den sürelim 

Gözümüzde kara toprak 

Dolmadan bir dem sürelim  


Aman hey Allah’ım aman 

Ne aman bilir ne zaman

 Üstümüzde çayır çimen 

Bilmeden bir dem sürelim 

 

Âşık Edebiyatı'nın yüzyıllara göre en önemli temsilcileri şunlardır:

  • 16. yüzyıl: Köroğlu, Kul Mehmet, Aşık Garip, Aşık Kerem
  • 17.yüzyıl: Karacaoğlan, Kayıkçı Kul Mustafa, Aşık Ömer, Kuloğlu, Ercişli Emrah
  • 18.yüzyıl: Gevheri
  • 19.yüzyıl: Dertli, Dadaloğlu, Erzurumlu Emrah, Bayburtlu Zihni, Seyrani, Ruhsati
  • 20.yüzyıl: Âşık Veysel, Âşık Ali İzze, Âşık Murat Çobanoğlu, Âşık Reyhanî, Âşık Şeref Taşlıova.

Not: 19. yüzyıl halk şairlerinden Dadaloğlu, Divan şiirinden etkilenmemiş, böylece aynı yüzyıldaki halk şairlerinden ayrı yol izlemiştir.

Aruz Ölçüsüyle Yazılan (Aruzlu) Halk Şiiri Nazım Biçimleri, Şekilleri

Halk şiirinde aruz ölçüsüyle düzenlenmiş şiirler de vardır. Bunlar Divan edebiyatının Halk edebiyatına etkisiyle oluşmuştur. Halk edebiyatında özel bir adla anılan ve aruzla oluşturulan bu yoldaki nazım biçimleri şunlardır:

  • Divan (Divani)
  • Selis
  • Semai (Hece ile yazılanların yanında aruzla yazılan semailer de vardır.)
  • Kalenderi
  • Satranç
  • Vezn-i âhar

Divan (Divanî)

  • Aruz ölçeğinin "Fâilâtün Fâilâtün Fâilâtün Fâilün" kalıbıyla düzenlenir.
  • Ayaklı(yedekli) divan biçimi de vardır; divanın gazel biçiminde düzenlenmiş olanlarında her dizenin altına Fâilatün Fâilün parçasının eklenmesiyle oluşur.
  • Mehmet Fuat Köprülü, divanların hece ölçüsünün 8+8 kalıbına uyduğunu bildirmektedir.
  • Divanlar ya gazel ya da murabba, muhammes, müseddes biçimlerinde olur. Musammat divanlarda vardır.
  • Dörtlüklerden oluşan divanların kafiye şeması şöyledir: aaba- ccca- ççça.
  • Bu şema, ilk dörtlüğün uyak durumuna göre değişebilir:
    Aaaa-bbba-ççça
    Abab-cccb-çççb
    Aaab-cccb-çççb
  • Divanın bir de ayaklı divan ya da yedekli divan adı verilen çeşidi var.

Örnek Divan -1

Ser-nigun kıldık zamanın sagar-ı minasını
Çekmeyiz şimden gerü sakinin istiğnasını

Sagarından badesinden neşesinden çektik el
Başına çalsın felek ahval-i nâ-ber-câsını

Hırka-puş olduk kalender-meşreb olduk hasılı
Hiçe saydık alemin a'lâsını ednasını

Düştüler çah-ı kazaya göz göre ikbâl için
Alemin gördük nice bina vü na-binasını

Biz libas-ı fahrı Mekki çak çak ettik yine
Talihi her kimse giysin atlas u dibasını ( Mekkî)

Örnek Divan -2

Şerh edip raz-ı derûnum ol cenana söylesem
Payine yüzümü sürsem bi-bahane söylesem
Katre-i eşkim dökülse dane dane söylesem
Çektiğim her türlü gamdan bir nişane söylesem

Tutalım ben söylemişim ol peri ma'zûrdur
Tıfl-ı nev-res hal-i dilden bilmemek meşhûrdur
Bilse de bi-merhamettir hüsnüne mağrûrdur
Bana rahm etmez o kâfir Müslümana söylesem

Halimi takrir edersem yare bî-ma'nâ yere
Ede mi te'sir gûya su geçe mi mermere
Ol kadar mazmunlu sözler söyledim ki dil-bere
Bülbül-i gûya olurdu bi-zebana söylesem

Çok muhabbet nüshasını alnımayazdı kalem
Başıma cem oldu hep pervaneler çekti alem
Ne çırağlar yaktı gör kim sineme şem-i elem
Derdimi bir anlar olsa yana yana söylesem

Cam-ı çeşmimdir görünen eldeki peymane-var
Saki-igam dil surahiden alır meyhane-var
Gevheri bu keyfile çok söyledin divane-var
Kail idim bir kelamı akılane söylesem (Gevheri)

Selis:

  • Halk edebiyatında aruz ölçüsü kullanılarak yazılan şiirlerdir.
  • Genellikle 19'uncu yüzyıl aşıkları tarafından kullanılan selisin en fazla yazılan tipi gazeldir.
  • Hece ölçüsünün on beşli kalıbına da uyan selislerin en belirgin özellikleri farklı bir ezgiye sahip olmalıdır.
  • Selis, aruzun " fe'ilâtün (fâilâtün) fe'ilâtün fe'ilâtün fe'ilün" kalıbıyla yazılan gazellere denir.
  • Murabba, muhammes, müseddes biçimiyle yazılmış selisler de vardır.
  • Uyak düzeni, divan, semai ve kalenderi de olduğu gibidir.

Selis Örneği -1

Gide mi haşre kadar hüzn ile firkat acaba
Yoksa hâsıl ola mı yar ile vuslat acaba
O mürüvvetsiz o zalim o sitem-karenin ah
Ere mi damenine dest-i meserret acaba

Baksa bir kerre benim hâl-i diğer-gûnuma ol
Çeşm-i insaf ile etmez mi mürüvvet acaba
Beni gördükte yüzün döndürür ol âfet-i cân
Ne içindir bana bu rütbe eziyyet acabâ

Kime şekvâ edeyim kimlere feryâd edeyim
Uzanırsa nideyim leyle-i hasret acabâ
Mürg-ı dil-dâr-ı heves bir gün olup meyi ede mi
Kona mı Nûri kulun başına devlet acabâ (Tokatlı Nuri)

Selis Örneği -2

Yine aldı gam u efkâr-ı dili dâğ-ı tenin
Acımaz mı yüreğin merhametin yok mu senin
Ne revâ çevri ola goncaya serv-i semenin
Acımaz mı yüreğin merhametin yok mu senin

Bunca cevr ettiğini kimseler ey gül edemez
Ben gibi nâle vü nâlişleri bülbül edemez
Ah u efgânıma kâfir de tahammül edemez
Acımaz mı yüreğin merhametin yok mu senin

Bunca derde kim kodun âşık-ı bî-çâreleri
Tiğ-ı cevrin ile açtın sineme yâr eleri
Dâğ dâğ oldu a kâfir ciğerim püreleri
Acımaz mı yüreğin merhametin yok mu senin

Çünkü göğsünde yok insâfın a zâlim nideyim
Varayım haşım alıp özge diyâra gideyim
Sen git ağyar ile gül oyna da ben zâr
ideyim Acımaz mı yüreğin merhametin yok mu senin

Derd-i aşkın komadı Nûri mecâlim yetişir
Bu kadar çekmeye de kalmadı hâlim yetişir
Yetişir çekticeğim gayri a zâlim yetişir
Acımaz mı yüreğin merhametin yok mu senin (Tokatlı Nurî)

Semai:

  • Aruz ölçüsünün "Mefâîlün Mefâîlün Mefâîlün Mefâîlün" kalıbıyla yazılır.
  • Bunun da ayaklı (yedekli) biçimi vardır; semainin gazel biçimi ile düzenlenmiş olanlarında, her dizenin altına Mefâîlün Mefâîlün ya da Mefâîlün Feûlün parçasının eklenmesiyle oluşur.
  • Gazelmurabba, muhammes, müseddes biçiminde yazılırlar.
  • Uyak düzenleri, divan ve seliste olduğu gibidir.
  • Semailer, hece ölçüsünün 8+8 kalıbına da uyarlar.
  • Semailer üç türlüdür:
    1. Gazel, murabba, muhammes, müseddes, biçiminde olanlar
    2. Musammat semai: Aruzun aynı kalıbında olan, fakat her beyiti dört parçadan meydana gelen semailerdir.
    3. Ayaklı(yedekli) semai

Semaî Örneği 1

Fitil veş giy külâht şem'a-yı sûzâneden çıkma
Dolaş şem'in civârın merkez-i pervâneden çıkma

Eğer maksat seyâhatsa gönül deryâ-yı vahdette
Hubâb-ı bâde veş devret leb-i peymâneden çıkma

Eğer yârin yanağın okşamak öpmek ise arzun
Derâguş eyle dendân-ı dehân-ı şâneden çıkma

Eğer Seyrâni' ye sûret-perest dersen bu deyrin sen
Asıl divârına suret gibi büthâneden çıkma (Seyrânî)

Semaî Örneği 2

Efendim gel bana bildir bu istiğnâ ne âdettir
Bana bildir bu istiğnâ ne âdettir adâlettir
Bu istiğnâ ne âdettir adâlettir hâlâvettir
Ne âdettir adâlettir hâlâvettir nezâkettir

Nice tarif edem medhin bu âlemde senin dilber
Edem medhin senin bu âlemde dilber rûyin enver
Bu âlemde senin dilber rûyin enver lebin sükker
Senin dilber rûyin enver lebin sükker saâdettir

Yanağında açılmıştır o gonca-ter gül-i ra'nâ
Açılmıştır o gonca-ter gül-i ra'nâ gözü şehlâ
O gonca-ter gül-i ra'nâ gözü şehlâ ne hûb sevda
Gül-i ra'nâ gözü şehlâ ne hûb sevdâ ne takattir

Cüdâ kılmaz seni Hengâm bedenden can cüdâ olsa
Seni Hengâm bedenden cüdâ olsa feda olsa
Bedenden can cüdâ olsa fedâ olsa gedâ olsa
Cüdâ olsa fedâ olsa gedâ olsa şefaattir (Hengamî)

Kalenderî:

  • Halk şairleri tarafından aruzun mef'ûlü mefâ'îlü mefâ'îlü feûlün kalıbıyla gazel, murabba, muhammes, müseddes biçiminde söylenen şiire denir.
  • Özel bir ezgiyle okunur. Ezgisi bakımından düz kalenderî, Acem kalenderisi, Emrah kalenderisi gibi çeşitlere ayrılır.
  • Kafiye düzeni divan ve semaî ile aynıdır.
  • Bu tür şiirler 3+4+3+4 veya 7+7 şeklinde ondört heeceli iken, sonradan yerine aruz vezninin geçtiğini ileri sürenler vardır.

ÖRNEK KALENDERÎ: Tokatlı Nurî
KALENDERİ

İçtin mi a cânım yine mestâne durursun
Gamzen gibi âşıklara bîgâne durursun

Kimden söz işittin ki celâ hakkına dâir
Böyle güzelim hâtırı vîrâne durursun

Geç şâhım otur başımın üstünde yerin var
El bağlı efendim kime divâne durursun

Bir çift idiniz vuslat-ı devlette geçen gün
Nettin eşini ey peri bir dâne durursun

Sen al ile başımdan alıp aklımı şimdi
Ey rind-i felek-meşreb edibane durursun

Öldürmek ise Nûri kulun kasdına böyle
Çek hançeri öldür a paşam ne durursun

Kalenderi Örneği -2

Gönlüm seni ey şûh-i sitem-ger sever oldu
Hicrin bana âh kim neler etti neler oldu
Sensiz geceler hem-demim âh-ı seher oldu
Her sâat-ı hicrin bana bin yıl kadar oldu

Feryâd u figânım bu gece arşa dayandı
Derd ü gam ile dîdelerim kana boyandı
Firkat günü âh böyle uzandıkça uzandı
Her sâat-ı hicrin bana bin yıl kadar oldu

Rahm eyle bu firkat odunu söndür efendim
Bir katre zülâl-ı lebini gönder efendim
Mehcûr olalı bir iki üç gündür efendim
Her sâat-ı hicrin bana bin yıl kadar oldu

Ahımla cihan gamz eder bu ne aceb âh
Hicran oduna can u ciğer yandı bu şeb âh
Neyse bu Gedâyî kulunu terke sebeb âh
Her sâat-ı hicrin bana bin yıl kadar oldu (Gedâyî)


Satranç:
  • Saz şairlerinin aruzla yazdıkları türlerden biri olan Satranç'ın örnekleri de azdır ve ancak19. yüzyılda görülür.
  • Aruz ölçeğinin "Müfteilün Müfteilün Müfteilün Müfteilün" kalıbıyla ve musammat gazel biçimiyle düzenlenir. Özel bir beste ile söylenir.
  • Satranç, musammat beyitlerinden oluştuğu için her dize iki eşit parçaya bölünür ve iç uyak bulunur. İç uyaklarına göre uyak şeması şöyledir: abab-cccb- çççb.
  • Satranç hece ölçüsünün 8+8 kalıbına da uyar.

Satranç Örneği

Medhine meddâh olalım hüsrev-i hûban güzele
Vasfına sözler bulalım dinleye yaran güzele

Benzeyemez hür u melek hidmetine çektik emek
Dişleri zer şâne gerek zülfü perişân güzele

Dayanamam nazlarına tûti gibi sözlerine
Çekme seza gözlerine kuhl-i Sıfâhan güzele

Söyleme efsâne gibi bakması bigâne gibi
Şem'ine pervâne gibi yan güzele yan güzele

Söylese diller dolaşır bakmaya gözler kamaşır
Sırmalı kaftan yaraşır serv-i hırâman güzele

Yüzüne zer hızma ile cebhe zeheb düzme ile
Başta oya yazma ile yakışır elvan güzele

Ruhları gül goncafemi kendi aşiret Hatem'i
Gezseler Rûm u Acemi olmaya akran güzele

Serv-i sehî kametime kâmet-i kıyametime
Gelse eğer davetime kesmeli kurban güzele

Emrine ta at edelim çevrine gayret edelim
Haneyi halvet edelim bir gece mihman güzele

Câm ile mey süzdürelim bezme şeker ezdirelim
Seyr ederek gezdirelim bâğ ile bostan güzele

Dertli-i efkendeleriz vasfını gûyendeleriz
Can baş ile bendeleriz şimdi Alî-şan güzele (Âşık Dertli)


Vezn-i âher:

  • Aruz ölçüsünün "Müstef'ilâtün Müstef'ilâtün Müstef'ilâtün Müstef'ilâtün" kalıbıyla düzenlenir.
  • Vezni aherde her dize, ilkle uyaklı, dört esit parçaya bölünmüştür. Bir bentteki dizelerin her parçası ayrı harfle gösterilirse, bendin şeması şöyle olur:
    Abcç
    Bcçd
    Cçde
    Çdef
  • Birkaç bentten oluşan bir vezn-i aherin uyaklarının genel şeması, divan, selis, semai ve kalenderinin aynıdır. Üçlüklerden kurulu vezn-i aherin genel uyak şeması ise şöyledir: Aab- ccb-ççb.

Vezn-i Aher Örneği

Ey vasl-ı cennet/kıl cana minnet/vay serv-i kamet/cân içre cânsın
Kıl cana minnet / vay serv-i kamet / cân içre cansın/ nevres fidansın
Vay serv-i kamet / cân içre cânsın / nevresfidansın /şûh-ı cihansın
Cân içre cânsın / nevres fidansın /şûh-ı cihansın / gözden nihansın

Uftâden oldum /gülgibi soldum /sor bana nöldum /çevrinle cânân
Gül gibi soldum /sor bana nöldum / çevrinle cânân / oldum perîşân
Sor bana n'oldum / cevrinle cânân / oldum perîşân / ey fitne-devrân
Cevrinle cânân / oldum perîşân /ey fitne-devrân /âhir zamansın

Bir hûb edâsın /pek dil-rûbâsın /lîk pür-cefâsın /sırrın bilinmez
Pek dil-rûbâsın/lîkpür-cefâsın/sırrın bilinmez/nakşın alınmaz
Lîkpür-cefâsın /sırrın bilinmez/nakşın alınmaz/mislin bulunmaz
Sırrın bilinmez/nakşın alınmaz/mislin bulunmaz/bir nev-civânsın

Aşüfte hâlim / ref'et melâlim /gel beri zâlim / lütfet ne dersem
Ref'et melâlim /gel beri zâlim / lütfet ne dersem / ol bana hem-dem
Gel beri zâlim / lûtfet ne dersem/ ol bana hem-dem /gönlüme her dem
Lütfet ne dersem /ol bana hem-dem /gönlüme her dem /günden ayansın

Ettimse âhi/ fethetti mâhı / aşk-ı İlâhî / var sende gâyet
Fethetti mâhı/aşk-ı İlâhî/var sende gâyet / Haktan hidâyet
Aşk-ı İlâhî/var sende gâyet / Hak'tan hidâyet / Nûrî nihâyet
Var sende gâyet /Hak'tan hidâyet/Nûrî nihâyet /sâhib-i divânsın

(Tokatlı Nuri)

Örnekte görüldüğü gibi, dört mısralı vezn-i aherde iç kafiyelerin durumu:

a. Her bent'in birinci mısraındaki ikinci parça, ikinci mısraın başında,
b. Her bent'i birinci mısraındaki üçüncü parça, üçüncü mısraın üçüncü parçası olarak,
c.Her bent'in birinci mısraındaki son parça, dördüncü mısraın birinci parçası olarak tekrarlanır.

Her bendi üç mısralı vezn-i aher de vardır. Ancak örneğine az rastlanır:

Vezn-i Aher

Ey cân-ı âlem/bir ince belsin/her sırra mahrem /sen bî-bedelsin
Ey cân-ı âlem/her sırra mahrem /vay gonca gül-fem / gayet güzelsin
Gayet güzelsin /sen bî-bedelsin / bir ince belsin / tûl-i emelsin

Ey çeşm-ifettân /anladım bildim /yok sende imân /beyhûdeyeldim
Ey çeşm-i fettân /yok sende imân /katlimefermân / ben revâ kıldım
Ben revâ kıldım / beyhûde yeldim /anladım bildim / âhir ecelsin

Çok derde düştüm/var söyle yâre / aşkınla piştim /yandım ne çâre
Çok derde düştüm / aşkınla piştim /yandım tutuştum / bir şîvekâre
Bir şîvekâre /yandım ne çâre / var söyle yâre /durmasın gelsin

Bir vasla ermek /hûbların şahı /yüz yüze sürmek /dillerpenâhı
Bir vasla ermek /yüzyüze sürmek /yok mudur görmek/ sen hüsn-i mâhı
Sen hüsn-i mâhı / dillerpenâhı/hûbların şâhı/ burc-i hilâlsin

Dur dunsa bensiz/aferin Nûrî / gülsüz dikensiz / etme gurûr
Dur dunsa bensiz / gülsüz dikensiz / istemem sensiz / cennât ü hûrî
Cennât ü huri/etme gurûri/âferin Nûrî/sâhib-gazelsin

(Tokatlı Nurî)

Not: Aruz ölçüsüyle yazılanlardan bazı yerler alıntıdır.


TEKKE EDEBİYATI ŞAİRLERİ, NAZIM ŞEKİLLERİ İÇİN TIKLAYINIZ!!!
Yorumlar - Yorum Yaz
İSLAMİ DÖNEM İLK DİL VE EDEBİYAT ÜRÜNLERİ
TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ