TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI KAYNAK SİTESİ

Edebiyat'a dair her şey alikaramanhoca.com 'da

Üyelik Girişi
KAHRAMAN KADINLARIMIZ
TÜRK BASINININ TARİHSEL GELİŞİMİ
EDEBİYAT KONU ANLATIM VE SORU ÇÖZÜM VİDEOLARI
TYT-AYT ÖNEMLİ HATIRLATMALAR
SINIFLARA GÖRE DERS NOTLARI
TÜRKÇE (DİL VE ANLAM BİLGİSİ)

ANLATICI BAKIŞ AÇISI

Anlatımda Bakış Açısı (Anlatıcı Bakış Açıları – Anlatıcı Türleri)

Anlatım; duyguların, düşüncelerin, hayallerin, olayların ve durumların başkalarına çeşitli iletişim yollarıyla aktarılmasıdır. Bir edebi eserde ele alınan olaylar ve durumlar kadar bunların başkalarına aktarılması süreci de oldukça önem arz eder. Tabii okuyucuya aktarılacak olan ileti kadar bunları aktaran bir anlatıcıya da ihtiyaç vardır. Roman, hikâye, masal, destan gibi olay çevresinde gelişen edebi metinlerde yazar, olayları gören ve anlatan birini de kurgular. Yani bu türlerde olayları aktaran yazarın kendisi değil kurgusal ve hayali bir kişidir.

Olayları yaşayan ya da gören kişi bu olayları belli bir bakış açısıyla görür ve gördüğü kadarıyla okuyucuya aktarır. İşte anlatıcının olaylara olan uzaklığı, konumu, hâkimiyetine göre anlatımda çeşitli bakış açıları oluşmuştur. Her bakış açısı olaya farklı bir gözle baktığı için okuyucuya aktarılan bilgide de değişiklikler yaşanabilmektedir.


İşte anlatımda kullanılan bakış açıları yani anlatıcı türleri:

Kahraman Bakış Açısı

Gözlemci Bakış Açısı

İlahi Bakış Açısı

Anlatıcı Bakış Açıları (Anlatıcı Türleri)

1) Kahraman Bakış Açısı

Roman, hikâye, masal ve fabl gibi olay çevresinde oluşan metinlerde durumları okuyucuya aktaran kişinin aynı zamanda olayların merkezinde olan kahramanın olduğu bakış açısıdır. Yani burada olayları anlatan bizzat eserin kahramanıdır. Bu anlatıcı olayları ben ağzıyla yani “1.tekil şahıs” ağzıyla anlatır.

Kahraman bir insanın gözlemleri kadar bilgi sahibi olacağı için olaylar ve çevresindeki insanlar hakkında ancak görebildiği kadarıyla bilgi aktarır; kişilerin iç dünyasını, olayların geçmişini ya da geleceği bilemez. Olayları bir kişinin gözüyle ve anlatımıyla okuyabildiğimizden daha içten ve samimi bir atmosfer oluşturulabilir.

Örnek

Asansörü kullanmak aklıma bile gelmemişti, onuncu kata kadar merdivenlere ağır ağır tırmandım. Aksilik bu ya, anahtarlarımı yanıma almayı unuttuğumdan büyük bir mahcubiyet içinde zile hafifçe dokundum. Kısa bir süre sonra ses geldi ve büyük bir korkuyla bana bakan annem kapıyı açmıştı. Ben uyuduklarını zannetsem de gece yarısına kadar benden haber alamadıkları için endişe içinde beni beklediklerini hemen sezdim. Annemin arkasında gözleri kızarmış ve yorgun bakışlarıyla babam hem azarlar hem de acıyan ses tonuyla “Neredesin be oğlum? Çok merak ettik seni.” dedi. Sustum ve sadece babamın yüzündeki yorgun ifadeyi izlemeye başladım. O güne kadar babamın hayat karşısında yaşlanmış olduğunu fark etmemiştim.

2) Gözlemci Bakış Açısı

Olayların dışında kalan ve bir gözlemci gibi gördüğü durumları bizlere aktaran anlatıcının açısı “Gözlemci bakış açısı” olarak adlandırılır. Olayları görebildiği kadarıyla adeta bir kameraman göreviyle okuyucuya aktarır. Bu nedenle kameraman bakış açısı olarak da adlandırılmaktadır. Anlatımın “3.tekil şahıs” ağzıyla yapıldığı bu bakış açısında objektiflik söz konusudur. Yine kahraman anlatıcı da olduğu gibi olayları ancak görebildiği kadarıyla aktarır; olayların öncesini bilemez, kahramanların düşüncelerini ve iç dünyasını okuyucuya aktaramaz. KAMERA GERÇEKLİĞİ DE DENİR.

Örnek

Asansör yerine onunca kata kadar yavaş adımlarla merdivenleri çıktı. Cebini karıştırdı ve anahtarı bulamadığından zile hafifçe bastı. Kısa bir süre sonra annesi korkulu bir yüz ifadesiyle kapıyı açtı. Geç saatlerde olmamıza rağmen uyumamış olan ailesi kapıda onu karşıladı. Babası ona yorgun bir şekilde bakarak hafifçe de kızan ve acıyan ses tonuyla” Neredesin be oğlum? Çok merak ettik seni.” dedi. Fakat o hiçbir şey söylemedi, babasının yüzüne bakarak sadece sustu.

3) İlahi Bakış Açısı (Hâkim-Tanrısal Bakış Açısı)

Olay çevresinde oluşan edebi metinlerde anlatılan olayların öncesi ve sonrası olmak üzere her türlü ayrıntısına sahip olan, metindeki kahramanların iç dünyasını, düşüncelerini ve duygularını okuyucuya aktaran anlatıcıya “İlahi Bakış Açısı” denir. Bu bakış açısına “Tanrısal ve ilahi” denilmesinin nedeni ise bir olayın bilinmeyen yönlerinin, geçmişin ya da gelecekte yaşanacak olayların anlatıcı tarafından bilinmesinin mümkün olmasıdır. Yani her şeyi bilen ilahi bir güce sahip olan bir anlatıcı vardır.

Tanrısal bakış açısında “3.tekil şahıs” yani “o” ağzıyla olaylar okuyucuya aktarılır. Bu nedenle gözlemci bakış açısına benzese de aralarındaki en büyük farkın tanrısal açıda, kameraman edasıyla gözlem yapan gözlemci bakış açısının aktaramayacağı bilgilerin yer almasıdır. Yani gözlemciden farklı olarak bu hakim anlatıcı, olayların öncesini ve gelecekteki halini bilir, kişilerin o anki düşüncelerini okuyucuya aktarır, zamanı ileriye ya da geriye alabilir.

Örnek

O anki dalgınlığı ile asansörü kullanmak aklına bile gelmeden onuncu kata kadar yavaş adımlarla çıktı. Elini cebine attığında anahtarlarını yanına almadığını fark etti ve evdekileri rahatsız etmenin huzursuzluğu içinde çekinerek zile hafifçe dokundu. Böylelikle kimseyi rahatsız etmeden birinin zili duymasını umdu. Kısa bir sonra kapıdan ses geldi ve oğlundan bir süredir haber almadığı için yüreği korkuyla dolu olan annesi kapıyı açtı. Annesinin ve evdekilerin bu halini görür görmez kendisinden uzun süredir haberdar olmayan ailesinin endişe içinde olduğunu hemen sezdi. Zil çaldığında büyük bir telaşla karısının ardından kapıya giden babası oğluna sinirlenmiş ancak bir yandan da onun bu haline acıdığından karışık bir ses tonuyla “Neredesin be oğlum? Çok merak ettik seni.” dedi. Babasına bir şey demedi, sustu ve sadece yüzündeki yaşlılık görüntüsüne daldı. Bugüne kadar babasının bu kadar yaşlı olduğunu fark etmemişti.

(alıntı)


Yorumlar - Yorum Yaz
İSLAMİ DÖNEM İLK DİL VE EDEBİYAT ÜRÜNLERİ
TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ