TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI KAYNAK SİTESİ

Edebiyat'a dair her şey alikaramanhoca.com 'da

Üyelik Girişi
KAHRAMAN KADINLARIMIZ
TÜRK BASINININ TARİHSEL GELİŞİMİ
EDEBİYAT KONU ANLATIM VE SORU ÇÖZÜM VİDEOLARI
TYT-AYT ÖNEMLİ HATIRLATMALAR
SINIFLARA GÖRE DERS NOTLARI
TÜRKÇE (DİL VE ANLAM BİLGİSİ)

ANI

ANI(HATIRA)

  • Toplum hayatında önemli görevler üstlenmiş, toplumu ilgilendiren önemli olayları bizzat yaşamış veya bu olaylara şahit olmuş kişilerin bu olayları duyurmak için sanat değeri taşıyan bir üslupla yazdıkları yazılara “anı” (hatıra, hatırat) denir. Anıların yazıldığı defterlere “hatıra defteri” denir.
  • Anı yazıları yaşanmakta olanı değil, yaşanmışı konu alır. Anılar ya günü gününe tutulan notlardan yararlanılarak ya da yaşanan olaylar anımsanarak sonradan yazılır. Her iki durumda da anılar yaşandıktan çok sonra kaleme alınır. Anılarda gözlem esastır. Anılar kişinin kendi özel tarihidir. Mesleki yaşamında başarıya ulaşmış veya şöhreti yakalamış bazı kişiler anılarını yazarlar.
  • Anının özellikleri şunlardır:
  • Anılar tarihi gerçeklerin öğrenilmesine katkı sağlar.
  • Gelecek kuşaklara ders vermek ve kamuoyu ile hesaplaşmak amacı da vardır.
  • Anılar kişinin yaşadığı dönemle ilgili bilgiler de verir. Bu bakımdan anılar tarihe ışık tutan kaynaklar arasında yer alır.
  • Yaşanmış olayların gizli kalmış bazı yönlerini açığa çıkarır. Ancak bunlar, olaylara kişisel bakış açısıyla kaleme alınmış olduklarından kesin ve bilimsel bir doğru gibi kabul edilemez ve nesnel bir belge niteliği taşımaz.
  • Anılar sonradan kaleme alındığı için olaylar üzerinden çok zaman geçmiş olur. Kişi bu zaman içinde değişim geçirebilir, olaylara bakış açısı değişebilir. Dolayısıyla anılar yazıldıkları andan bakılarak kaleme alınır.
  • Anıların mutlaka gerçeği anlattığı söylenemez, onlara sağlam tarihî belgeler olarak bakılamaz.

 

ANI TÜRÜNÜN TARİHSEL GELİŞİMİ

  • Anı, edebiyatımızda oldukça eski bir geçmişe sahiptir. Bu türün ilk örnekleri ilk yazılı metinlere kadar uzanır. Bu bağlamda, Göktürk Yazıtları’nı edebiyatımızın ilk anı örnekleri saymak mümkündür. Ebulgazi Bahadır Han’ın 17. yüzyılda yazdığı “Şecere-i Türk’ adlı eseri anı türündedir.
  • Osmanlı İmparatorluğunda devletin resmî tarihçileri olan vak’anüvislerin eserlerinde (vak’aname) anı niteliği taşıyan metinlere rastlanır. Ayrıca sefaretnameler, özellikle Fransa ve Avusturya sefaretnameleri başta olmak üzere, anı özelliği taşır. Anı türü, edebiyatımızda Tanzimat’la birlikte canlılık kazanır.

 

EDEBİYATIMIZDAKİ BAZI ÖNEMLİ ANILAR

 

  • İlk anı Akif Paşa’nın “Tabsıra” adlı eseridir.
  • Ziya Paşa’nın “Defter-i Amal”,
  • Namık Kemal’in “Magosa Hatıraları”,
  • Ahmet Mithat Efendi’nin “Menfa”,
  • Muallim Naci’nin “Ömer’in Çocukluğu” adlı eserleri Tanzimat Döneminde yazılan anı türünde eserlerdir.
  • Ahmet Rasim, “Eşkâl-i Zaman”, “Falaka ve Gecelerim”
  • Halit Ziya Uşaklıgil, Kırk Yıl, Saray ve Ötesi, Bir Acı Hikâye
  • Hüseyin Cahit Yalçın, Edebî Hatıralar
  • Ruşen Eşref Ünaydın; Atatürk’ü Özleyiş, Geçmiş Günler, İstanbul Yolunda
  • Falih Rıfkı Atay, Çankaya
  • Ziya Gökalp, Malta Mektupları
  • Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Gençlik ve Edebiyat Hatıraları
  • Yahya Kemal Beyatlı; “Çocukluğum Gençliğim Siyasî ve Edebî Hatıralarım”
  • Yusuf Ziya Ortaç; Portreler, Bizim Yokuş
  • Falih Rıfkı Atay; Çankaya, Zeytindağı, Atatürk’ün Bana Anlattıkları, Ateş ve Güneş, Boğaziçi Yakından, Babamız Atatürk, Batış Yılları
  • Yakup Kadri Karaosmanoğlu; Zoraki Diplomat, Anamın Kitabı, Vatan Yolunda, Politikada 45 Yıl, Gençlik ve Edebiyat Hatıraları
  • Halide Edip Adıvar; Türk’ün Ateşle İmtihanı, Mor Salkımlı Ev
  • Halit Fahri Ozansoy; Edebiyatçılar Geçiyor, Eski İstanbul Ramazanları
  • Cevat Şakir Kabaağaçlı, Mavi Sürgün
  • Oktay Akbal; Anı Değil Yaşam, Şair Dostlarım
  • Selim İleri; Kar Yağıyor Hayatıma, Issız ve Yağmurlu, Rüyamda Sofralar, Annem İçin Evimizin Tek Istakozu
  • İsmail Habip Sevük; Atatürk İçin, O Zamanlar(Kurtuluş Savaşı Anıları)
  • Orhan Pamuk; İstanbul Hatıralar ve Şehir, Babamın Bavulu
  • Necip Fazıl; Babıali, Yılanlı Kuyudan
  • Halide Nusret Zorlutuna, Benim Küçük Dostlarım, Bir Devrin Romanı
  • Rıfat Ilgaz; Biz de Yaşadık, Yokuş Yukarı, Kırk Yıl Önce Kırk Yıl Sonra
  • Talip Apaydın; Bozkırdaki Günler, Karanlığın Kuvveti
  • Abdulhak Şinasi Hisar; Boğaziçi Mehtapları, Boğaziçi Yalıları, Geçmiş Zaman Köşkleri, Geçmiş Zaman Fıkraları, İstanbul ve Pierre Loti, Yahya Kemal’e Veda
  • Samim Kocagöz, Bu da Geçti Yahu
  • Adalet Ağaoğlu; Göç Temizliği, Göç Temizliği
  • Hilmi Yavuz; Bulanık Defterler, Ceviz Sandıktaki Anılar

 

BİYOGRAFİ(ÖZ YAŞAM ÖYKÜSÜ)

Sanat, edebiyat, bilim, siyaset, sinema vb. alanlarda ün yapmış kişilerin hayatlarının tarafsız bir şekilde belli bir sıraya göre anlatıldığı edebi türe biyografi denir.

Aynı zamanda bir “Yaşam öyküsü” olarak da adlandırılan biyografide tanınmış kişilerin hayatlarında yaşadıklarının yanı sıra hayatla ilgili tecrübe ettikleri okuyucuyla paylaşılmak asıl amaçlardan biridir.

Biyografinin özellikleri şunlardır:

Biyografide amaç, söz konusu kişiyi tüm yönleriyle tanıtmaktır.

Biyografilerde anlatılan kişinin özellikle hayatı, eserleri, kişiliği, görüşleri konu edilir.

Biyografide kişinin nerede doğduğu, çocukluğunun nasıl bir ortamda geçtiği, öğrenim hayatı, yaptığı işler, çalıştığı yerler, kişiliği, huy ve karakteri, davranış özellikleri, başarılı olduğu alanlar, eserleri, ürünleri anlatılır.

Belgelere ve örneklere dayandırılarak hazırlanan biyografiler sanat ve meslek alanındaki tarihçiler için önemli kaynaklardır.

Biyografiler belgesel nitelikte olup gelecek kuşaklara önemli bilgilerin, tecrübelerin, örneklerin, görüşlerin aktarıldığı kaynaklardır.

Dünya Edebiyatında Biyografi

Tarihte ölen kişinin yaşamını ve yapıtlarını öven mezar yazıtları ve cenaze törenlerindeki konuşmalar yaşam öykülerinin ilk örnekleri sayılabilir. Daha sonra eldeki verilerin keyfi ya da eleştirellikten uzak bir yorumuna dayanan, söz konusu kişiyi övmek ve okura örnek oluşturmak için yazılan yaşam öyküleri başlamıştır. Bunun hemen ardından kişilerin gerçek yüzünü ortaya çıkarmayı amaçlayan eleştirel yaşam öyküleri de kaleme alınmıştır.

Biyografi türünün ilk büyük yazarı, eski Yunan edebiyatından Plutarkos’tur. Bu türün Batı edebiyatındaki kökleri Plutarkos’un Romalıları anlattığı “Hayatlar” adlı eserine dayanmaktadır. Ancak Batı da bu türün yaygınlaşması 16. yüzyıldan sonradır. 20. yüzyılda ise Batı da bir aileyi veya çevreyi ele alan geniş kapsamlı biyografik eserler yazılmaya başlanmıştır.

Türk Edebiyatında Biyografi

Eski edebiyatımızda bu türe “Tercümanıhal” denirdi. Divan şairlerinin anlatıldığı ‘tezkire”ler de biyografi türündeki eserlerdir. Çağatay yazarlarından Ali Şir Nevai 15. yüzyılda “Mecâlis’ün-Nefâis” adlı eseriyle Türk edebiyatında ilk biyografi(tezkire) örneğini vermiştir. Edebiyatımızda Anadolu sahasındaki ilk tezkire Sehi Bey’in “Heşt Behişt” adlı eserdir.

Ünlü kişilerin hayatlarını konu alan, bunları roman tarzında işleyen edebî yazılara “biyografik roman” denir. Biyografik romanlar da Türk edebiyatında önemli bir yer tutmaktadır. Bazı sanatçılar romanlarını biyografi tarzında yazmışlardır. Mehmet Emin Erişilgil’in “Bir Fikir Adamının Romanı: Ziya Gökalp”, “Bir İslâm Şairinin Romanı: Mehmet Akif”; Tahir Alangu’nun “Ülkücü Bir Yazarın Romanı: Ömer Seyfettin”; Oğuz Atay’ın “Bir Bilim Adamının Romanı: Mustafa İnan; Yusuf Ziya Ortaç, İsmet İnönü adlı eserleri biyografik romana örnek gösterilebilir.

 

OTOBİYOGRAFİ(ÖZ YAŞAM ÖYKÜSÜ)

Bir kişi hayatıyla ilgili dönemleri bütün ilginç yönleriyle geniş şekilde kendisi yazarsa buna “otobiyografi (öz yaşam öyküsü)” denir. Yani kişi kendi biyografisini yazarsa bu otobiyografi olur.

Otobiyografinin özellikleri şunlardır:

Otobiyografide doğumdan itibaren otobiyografinin yazıldığı ana kadar yaşananlardan anlatmaya değer olanlar yazılır.

Otobiyografilerde çoğu zaman sanatçı kendisiyle beraber aile büyüklerinden ve sosyal çevresinden, aile içi durumlarından da söz eder.

Edebiyat, sanat, siyaset, spor gibi değişik alanlarda ünlü bir kişi; diğer insanlarca bilinmeyen yönlerini, başarısını nelere borçlu olduğunu ve nasıl kazandığını anlatmak amacıyla otobiyografisini yazar.

Otobiyografi her ne kadar öznel bir anlayışla kaleme alınsa da gerçekler göz ardı edilmemelidir.

Bütün bu iyi niyete rağmen otobiyografiler öznel eserler olarak kabul edilir. Çünkü kişi kendisini anlatmaktadır ve bunu yaparken tarafsız davranamaz.

Kişinin kendi hayatını roman şeklinde yazması sonucunda ortaya çıkan esere “otobiyografik roman” denir. Bu türün örneklerini anı türünde verilmiş eserlerde de görmek mümkündür.

 

Anı-Otobiyografi Farkı

Anılar üslup yönüyle otobiyografilere de benzer; ancak anı otobiyografi içinde sadece bir bölüm sayılabilir. Yani otobiyografiler anıya göre daha geniş ve daha uzun bir dönemi içine alır.

EDEBİYATIMIZDA BAZI ÖNEMLİ BİYOGRAFİLER

Şevket Süreyya Aydemir, Suyu Arayan Adam

Aziz Nesin, Böyle Gelmiş Böyle Gitmez

Hasan Ali Yücel, Hayatım

Yusuf Akçura, Ya Kendim ya da Defter-i Amalım

Ayşe Kulin, Babama

Cevat Şakir Kabaağaçlı, Mavi Sürgün

 

MONOGRAFİ

Ünlü bir kişinin hayatını, kişiliğini, eserlerini, başarılarını ayrıntılarıyla elen alan veya bilimsel bir alanda özel bir konu ya da sorun üzerine yazılan inceleme yazısı(tek yazı) denir.

Bu türde kişi veya eser her yönüyle araştırılır. Ele alınan konunun o ana kadar gizli kalmış yanları belirlenir ve ortaya konur.

 


Yorumlar - Yorum Yaz
İSLAMİ DÖNEM İLK DİL VE EDEBİYAT ÜRÜNLERİ
TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ