TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI KAYNAK SİTESİ

Edebiyat'a dair her şey alikaramanhoca.com 'da

Üyelik Girişi
KAHRAMAN KADINLARIMIZ
TÜRK BASINININ TARİHSEL GELİŞİMİ
EDEBİYAT KONU ANLATIM VE SORU ÇÖZÜM VİDEOLARI
TYT-AYT ÖNEMLİ HATIRLATMALAR
SINIFLARA GÖRE DERS NOTLARI
TÜRKÇE (DİL VE ANLAM BİLGİSİ)

EDEBİ AKIMLAR

EDEBİ AKIMLAR

1. ROMANTİZM (COŞUMCULUK)

1830’lu yıllarda klasisizme tepki olarak doğmuştur. Victor Hugo’nun “Hernani” adlı oyunuyla bir edebiyat akımı olarak başarıya ulaşmıştır. 1789’da Fransız İhtilali’yle birlikte derebeylik ve aristokrasi çökmüş; yeni bir yapılanma ortaya çıkmıştır. Buna bağlı olarak romantizm, yeni duygu, düşünce ve idealleri anlatmayı amaçlamış, sanatın ve sanatçının kurallardan kurtulup özgürleşmesini savunmuştur.

ÖZELLİKLERİ: 

  • Romantizmde duygu, coşkunluk ve hayal önemlidir. Sınırsız hayal gücü ile romantikler kendilerini daha özgür gördükleri için önemli eserler ortaya koymuşlardır.
  • Klasisizme tepki olarak çıkan romantizm, klasisizmin bütün kural ve biçimlerini yıkmıştır.
  • Romantizmde Eski Yunan ve Latin mitolojisine ilgi duyulmamış bunun yerine romantikler Hristiyanlık mucizelerine ve ulusal efsanelere yönelmişlerdir. 
  • Klasisizmde önemsenmeyen din duygusuna romantizmde geniş yer verilmiştir. 
  • Romantik yapıtlarda aşk, ölüm, doğa, özgürlük konuları çok fazla işlenmiştir. Konular, tarihten ve günlük hayattan alınmıştır.
  • Romantikler, eserlerde sadece seçkin insanları değil her kesimden insanları anlatmaya çalışmışlardır.
  • İnsan ruhuna önem verilen romantizmde karşıtlıklardan, (ak-kara, güzel-çirkin, iyi-kötü…) yararlanılmıştır.
  • Romantikler, insanın duygularını, düş gücünü hayata geçirmesine büyük önem vermişlerdir.
  • Toplumun düzeltilmesi amacıyla "Sanat toplum içindir." ilkesine uyulmuştur. Romantikler, insanı düzeltmeyi toplumu düzeltmekle eş değer görmüşlerdir.
  • Klasisizmde önemsenmeyen doğaya karşı büyük bir ilgi duyulmuş, uzak ülkelerin, doğa güzelliklerinin tasvirlerine geniş yer verilmiştir. 
  • Romantizmde gerçek, bir yönüyle değil; çirkin, bozuk, gülünç bütün taraflarıyla ele alınmıştır.
  • Romantikler eserlerde kapalı, süslü bir üslup kullanmış; duygu yüklü, şairane bir anlatımı benimsemişlerdir. 
  • Romantikler, dil ve biçim mükemmelliğini önemsememişlerdir. 
  • Romantizmde sanatçılar, kendi kişiliklerini gizlememiş; olaylarla ilgili görüşlerini açıkça ortaya koymuşlardır.
  • Romantikler olayları anlatılırken rastlantılara gereğinden fazla yer vermişlerdir.
  • Romantizmde tip değil karakter önemli görülmüştür.
  • Romantizmde ilkin tiyatro ön plana çıkar sonrasında roman türü önem kazanır. Ayrıca öykü, tiyatro, şiir, makale, eleştiri, fıkra, anı, deneme, gezi yazısı türlerinde önemli eserlere imza atılmıştır.
  • Başlıca temsilcileri (Dünya Edebiyatı) 

Chateaubriant, Lamartine, Musset, Victor Hugo, Lord Byron, Goethe

NOT: Fransız edebiyatının önemli sanatçılarından Victor Hugo’nun Notre Dame’ın Kamburu adlı romanında çirkin ve kambur olan kilise zangocu Quasimodo ile Başdiyakoz Frollo’nun çingene kızı Esmeralda’ya olan aşkları, bu kişilerin ruhlarında oluşan ikilemler ve tepkiler romantik bir yaklaşımla işlenmiştir. Metinde kişilerin zayıf ve güçlü yönleri bir arada verilmiştir. Akıcı ve etkili bir üsluba sahip olan metinde zıtlıklar (çirkinlik ve güzellik, iyilik ve kötülük) belirgin olarak göze çarpar. Metnin anlatımında yazar tarafsız kalmaz, araya girerek duygularını belirtir ve okuyucuyu yönlendirir

 

TÜRK EDEBİYATI’NDA ROMANTİZM

  • Tanzimat Dönemi’ndeki ürünlerin çoğunluğu romantizmin etkisiyle yazılmıştır. 
  • Namık Kemal roman ve tiyatrolarıyla (İntibah, Zavallı Çocuk) 
  • Ahmet Mithat, ilk romanlarıyla (Felatun Bey'le Rakım Efendi)
  • Recaizade Mahmut Ekrem, şiirleriyle; 
  • Abdülhak Hamit, tiyatrolarıyla

 

2. REALİZM (GERÇEKÇİLİK)

  • 19. yüzyılın ikinci yarısında romantizmin aşırı duygusallığına tepki olarak ortaya çıkmış bir akımdır. 
  • Realizm’de, duygu ve hayaller yerini, toplum ve insan gerçeklerine bırakır. 
  • Konular gerçekten alınır. Yaşanan ve gözlenen gerçek bütün çıplaklığıyla anlatılır. Bunun sağlanması için gerektiğinde anket gibi bazı sanat dışı yöntemlere bile başvurulmuştur. 
  • Bu akımda, gerçeğin anlatılması için kişilerin psikolojileri, onların kişiliklerini etkileyen çevrelerinin tanıtımı, içinde bulundukları ortam ayrıntılarıyla verilir. Onun için de betimleme, realist yazarlarda en önemli anlatım biçimi olarak dikkat çeker. 
  • Yalnızca yaşananın anlatılmasına yönelen gerçekçiler, olaylar ve kişiler karşısında tarafsız davranırlar. 
  • Eserlerine kendi duygu, düşünce ve yorumlarını katmazlar. 
  • Yine, gerçek hayatın anlatılması esas olduğu için eserlerinde toplumun sıradan insanlarına rastlanır. 
  • Eserlerinde daha çok yaşamın olağan olaylarına yöneldikleri için çok basit bir konu bile ele alınıp işlenir. 
  • Gerçekçi yazarların okuyucuyu eğitme gibi bir amaçları yoktur. 
  • Gözlem, araştırma ve belgelere dayanarak, yaşananı nesnel bir şekilde aktarmayı amaçlarlar. 
  • Gerçekçi yazarlar, biçim güzelliğine çok önem vermişler, dilde ve anlatımda süsten, özentiden kaçınmışlardır. 

Başlıca temsilcileri (Dünya Edebiyatı)

 

  • Stendhal (Kırmız ve Siyah, Parma Manastırı) Balzac (Goriot Baba, Vadideki Zambak, Eugenie Grandet)
  • Gustove Flaubert (Madame Bovary) 
  • Lev Tolstoy (Savaş ve Barış, Diriliş, Anna Karenina) 
  • Dostoyevski (Suç ve Ceza) 
  • Çehov (Vanya Dayı, Vişne Bahçesi) 
  • M. Şolohov (Ve Durgun Akardı Don) 
  • E. Hemingway (Çanlar Kimin İçin Çalıyor) 
  • John Steinbeck (Gazap Üzümleri) 
  • Herman Melville (Moby Dick) 
  • Charles Dickens (Oliver Twist, David Copperfield) 
  • Gogol (Müfettiş, Ölü Canlar) 
  • Turganyev (Babalar ve Oğullar) 
  • M.Gorki (Çocukluğum, Benim Üniversitelerim, Ekmeğimi Kazanırken) 

 

TÜRK EDEBİYATI’NDAKİ TEMSİLCİLERİ 

  • Recaizade Mahmut Ekrem (Araba Sevdası) 
  • Sami Paşazade Sezai (Sergüzeşt) 
  • Nabizade Nazım (Karabibik) 
  • Halit Ziya Uşaklıgil (Mai ve Siyah, Aşk-ı Memnu, Kırık Hayatlar) 
  • Yakup Kadri Karaosmanoğlu (Kiralık Konak, Yaban......) 
  • Memduh Şevket Esendal (Ayaşlı ve Kiracıları) 
  • Reşat Nuri Güntekin (Romanlarıyla) 
  • Refik Halit Karay (Romanları ve hikâyeleriyle) 
  • Sait Faik Abasıyanık (Roman ve hikâyeleriyle)

 

ROMANTİZM-REALİZM FARKLARI

  • Romantizm klasisizme; Realizm akımı ise romantizme tepki olarak ortaya çıkmıştır.
  • Romantizmde duygu ve hayallere önem verilir, realizmde ise his ve hayale kapılmadan toplum gerçeklerini olduğu gibi yansıtır.
  • Romantizmdeki duygu ve hayallerin yerini realizmde toplum ve insan gerçekleri alır.  
  • Romantizmde sanatçılar, kendi kişiliklerini gizlememiş; olaylarla ilgili görüşlerini açıkça ortaya koymuşlardır. Realizmde yazarlar eserlerine kendi duygu, düşünce ve yorumlarını katmazlar. 
  • Romantik sanatçılar toplumun düzeltilmesi amacıyla "Sanat toplum içindir." ilkesine uyulmuştur. Realist  yazarların okuyucuyu eğitme gibi bir amaçları yoktur.
  • Romantizmde "sanat toplum içindir." ilkesi; realizmde "Sanat, sanat içindir." ilkesi benimsenmiştir.
  • Romantizmde  dil ve biçim mükemmelliğini önemsenmezken Realizmde eserde biçim kusursuzluğu çok önemlidir.
  • Romantik sanatçılar, olayları anlatırken rastlantılara gereğinden fazla yer vermişlerdir. Realistler ise olağanüstü görülen istisnai olaylara yer vermemiş,  okura yaşanmış bir olay ya da yaşanabileceğinden şüphe edilmeyecek bir olay sunmuşlardır.

 

UYARI: Mai ve Siyah, yazarının da içinde yer aldığı Servetifünun topluluğunu ve o dönemi anlatan bir “nesil romanı”dır. Eserde Ahmet Cemil, Servetifünun Topluluğu'nu temsil eden bir karakterdir.
Halit Ziya Uşaklıgil, Mai ve Siyah’ı 1897’de yayımlamıştır. Mai ve Siyah’ta anlatılanlar XIX. yüzyıl sonlarında İstanbul’da yaşanmaktadır. Romanda idealist bir şairin iç dünyası ile birlikte orta hâlli bir Türk ailesinin yaşayış tarzı ve o devrin basın hayatı anlatılmıştır.
Halit Ziya Uşaklıgil Mai ve Siyah’ta realizm akımının özelliklerini başarıyla kullanmıştır. Eserdeki kahramanların yaşamları, onları belirleyen toplumsal sebeplerle birlikte anlatılmıştır. Neden-sonuç ilişkisi romanın kurgusunda belirleyici olmuştur. Romanda ve okuduğunuz metinde de Ahmet Cemil’in yaşadığı hayal kırıklığı, sebepleriyle birlikte başarıyla verilmiştir. Tanzimat Edebiyatı Dönemi’nde görülen, anlatıcının araya girip okurla sohbet etmesi, bilgiler aktarması, gerçeği zorlayan tesadüfler ve kişilerin idealize edilmesi gibi kusurlar; Servetifünun romanında oldukça azalmıştır. Olay örgüsü, karakterlerin canlandırılması ve çevre tasvirleri bakımından daha sağlam, daha gerçekçi ve Batı tarzına uygun eserler kaleme alınmıştır.

 


Yorumlar - Yorum Yaz
İSLAMİ DÖNEM İLK DİL VE EDEBİYAT ÜRÜNLERİ
TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ