TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI KAYNAK SİTESİ

Edebiyat'a dair her şey alikaramanhoca.com 'da

Üyelik Girişi
KAHRAMAN KADINLARIMIZ
TÜRK BASINININ TARİHSEL GELİŞİMİ
EDEBİYAT KONU ANLATIM VE SORU ÇÖZÜM VİDEOLARI
TYT-AYT ÖNEMLİ HATIRLATMALAR
SINIFLARA GÖRE DERS NOTLARI
TÜRKÇE (DİL VE ANLAM BİLGİSİ)

BEŞ HECECİLER

BEŞ HECECİLER

  • Milli romantik açılımın öncülerindendir.
  • Milli edebiyattan etkilenen bu akım, başlangıçta aruzla şiir yazarken Ziya Gökalp’la tanıştıktan sonra aruzu bırakıp “Hecenin Beş Şairi” olarak karşımıza çıkmışlardır.
  • Şiirde sade, özentisiz ve süsten uzak olmayı tercih etmişlerdir.
  • I. Dünya Savaşı yıllarını ve Kurtuluş Savaşı yıllarında Anadolu insanını konu edinmişlerdir.
  • Realizmle yazmak istedilerse yer yer duygusallığa kaıp romantizmin etkisinden kurtulamadılar.
  • Şiirde memleket sevgisi, yurt güzellikleri, kahramanlık ve yiğitlik gibi temaları işlemişlerdir.
  • Halk şiiri nazım biçimlerini kullanan Beş Hececiler, nazım birimi olarak dörtlüğü benimsediler.
  • Nesir cümlesini şiire aktardılar ve düzyazıdaki söz diziminin şiirlerde de görülmesi Beş Hececiler’de çok rastlanan bir özellik olmuşur.
  • Eserlerini genel olarak Milli Edebiyat Akımı'nın üç temel ilkesi olan "dili sadeleştirme, hece ölçüsünü kullanma ve halka yönelme" anlayışına uygun hareket ettşler.
  • Beş Hececiler, Mehmet Emin Yurdakul ve Ziya Gökalp’in kuru bir söyleyişe sahip olan didaktik şiir anlayışını, Anadolu romantizmiyle lirik bir yapıya dönüştürmüştür.

  • Beş Hececiler şu sanatçılardan oluşmuştur: Faruk Nafiz Çamlıbel, Yusuf Ziya Ortaç, Enis Behiç Koryürek, Halit Fahri Ozansoy, Orhan Seyfi Orhon (HEYOF)


FARUK NAF
İZ ÇAMLIBEL

  • Beş Hececilerin en güçlü şairi olarak kabul edilen Faruk Nafiz, edebiyatın hemen her türünde eser vermesine rağmen daha çok şiirleriyle tanınır. 
  • Şiire aruzla başlayan Faruk Nafiz'in sanatını iki döneme ayırmak mümkündür. İlk dönem şiirlerinde sevda peşinde koşan bir aşk şairidir.  
  • Aruzla yazdığı şiirlerini iki kitapta toplamıştır: “Şarkın Sultanları, Gönülden Gönüle”
  • Anadolu'yu yakından tanıma fırsatı bulduğu 1922 yılı, sanatçı için bir dönüm noktası olur. 1922'de çalıştığı gazetenin temsilcisi olarak Ankara'ya giden şair, ardından Kayseri Lisesi'ne edebiyat öğretmeni olarak atanır ve 1924'e kadar Kayseri'de kalır.
  • Bu tarihten sonra hece ölçüsü ve sade bir Türkçeyle “memleket şiirleri” yazacaktır.
  • 1925 yılında Ankara'dan Kayseri’ye gidişin izlenimlerini anlatan ünlü "Han Duvarları"  şiirini  yazar.
  • 1926'da Hayat mecmuasında yayımlanan "Sanat" şiiri ile yeni sanat anlayışını bir beyanname haline getirir. 
  • Millî Eğitim Bakanlığının desteğiyle 1926 yılından itibaren Hayat adlı bir dergi çıkarmaya başlayan Faruk Nafiz, derginin ilk sayısında “Çoban Çeşmesi” adlı ünlü şiirini yayımlar. 
  • Çeşitli mizah dergilerinde 800'den fazla mizahi şiiri yayımlanan Faruk Nafiz'in mizah yazarlığı yönü de vardır. 
  • Behçet Kemal Çağlar ile birlikte Onuncu Yıl Marşı’nın sözlerini yazmıştır.

ESERLERİ:

Şiir: Han Duvarları, Dinle Neyden, Çoban Çeşmesi, Gönülden Gönüle, Bir Ömür Böyle Geçti, Elimle Seçtiklerim, Heyecan ve Sükûn

Tiyatro: Özyurt, Canavar, Akın, Kahraman, Yayla Kartalı(Yayla Kartalı, Faruk Nafiz Çamlıbel'in aynı adlı tiyatro eserinden uyarlanan, senaryosunu Necdet Mahfi Ayral'ın yazdığı, Muhsin Ertuğrul'un yönettiği 1945 yılında çekilmiş olan, Türk yapımı sinema filmidir. Kitabın Bir Demette Beş Çiçek adını taşıyan bölümünde ise manzum okul piyesleri yer alıyor.)

Roman: Yıldız Yağmuru

 

ENİS BEHİÇ KORYÜREK

  • Konularını deniz savaşlarından alan “Eski Korsan Hikâyeleri” başlığında topladığı şiirleri ile tanınmıştır.
  • O da önceleri aruzla yazarken Ziya Gökalp’le tanıştıktan sonra heceye geçmiştir.
  • İlk şiirlerini Servetifünun etkisinde yazdı.
  • Hece ile yazdığı ilk şiirlerinde aşk duygularına yer vermekle beraber, daha sonra Kurtuluş Savaşı yıllarında milli duyguları ve tarihi kahramanlıkları işleyen heyecan yüklü epik şiirler yazmıştır.

ESERLERİ: Miras, Varidat-ı Süleyman, Gemiciler (Bütün şiirlerini Miras ve Güneşin Ölümü kitabında toplamıştır)

 

HALİT FAHRİ OZANSOY

  • Edebiyat yaşamı “Nayiler” adlı toplulukla başlamıştır.
  • Bu şairimiz de aruzla başlamış ve “Aruza Veda” kitabıyla da ün kazanmıştır.
  • Şiirlerinde çoğunlukla egzotik sahnelere, yaşlılık ve ölüm, hüzün ve melankoli gibi bireysel duygulara rastlanır.
  • Şiirlerinde konuşulan Türkçeyi başarıyla kullanmıştır.
  • Şiir, roman ve tiyatro türlerinde eserleri vardır.

Eserleri

Şiir: Rüya, Cenk Duyguları, Efsaneler, Zakkum, Bulutlara Yakın, Gülistanlar Harabeler, Paravan, Balkonda Sesler, Sulara Dalan Gözler, Hep Onun İçin, Sonsuz Gecelerin Ötesinde

Tiyatro: Baykuş, ilk Şair, Sönen Kandiller, Nedim, On Yılın Destanı, Hayalet, Bir Dolaptır Dönüyor

(Dârülbedâyi’de oynanan ilk yerli oyun, Halit Fahri'nin (Ozansoy) “Baykuş” adlı manzum eseriydi. 2 Mart 1917 gecesi seyirci karşısına çıkarılan bu oyunu Muhsin Ertuğrul sahneye koydu ve başrolü de kendisi üstlendi.)

Anı: Edebiyatçılar Geçiyor, Edebiyatçılar Çevremde, Darülbedayi Devrinin Eski Günleri, Eski İstanbul Ramazanları


ARUZA VEDA
 

İlk hasretiyle gençliğimin ilk elemleri
Ey paslı tellerinde gülen, ağlayan aruz
Ey eski dost yâd edelim eski demleri
Madem ki son sadânı dağıtmış, yorulmuşuz!

Anlat alevli bir çölün üstünde ansızın
Billur sesinle hıçkırarak doğduğun günü.
Binbir diyarda binbir ilahi güzel kızın
Anlat nasıl terennümün inletti gönlünü.

Neydin gönülde, şimdi ne oldun zavallı sen
Hıçkır benim de bari bu son gizli nalemi.
Timsalin asumanda ziyalarla işlenen
Bir pembe gül mü, yoksa bir altın piyale mi?

Akşam gruba karşı tüten bir buhurdanın
Hüznüyle şahit olma nihayet zevaline.
İran yoluyla Zühre tâcın, nağme kervanın
Şâhane geldiğin gibi şâhane git yine.

Biz şimdi başka bir ahenge bağlıyız:
Aşk sazıyla geldi erenler bu meclise
Yalnız bugün senin gibi ölgün sadâlıyız
Zira bu saz da parçalanır gülmek istese.

İncitmeden rübabını insafsız ellerin
Zalim temaslarıyla zamanın sitemleri
Ah ayrılırken, inleyerek paslı tellerin
Ey eski dost, yad edelim eski demleri...

                  (mef’ûlü fâ’ilâtü mefâ’îlü fâ’ilün)

YUSUF ZİYA ORTAÇ

  • Yusuf Ziya da diğerleri gibi şiire aruzla başlamış daha sonra heceye geçmiştir.
  • Şiirlerinde günlük hayatın çeşitli görünümlerini sade bir dille işlemiştir.
  • Şiirleriyle ünlenen sanatçı, sonra düzyazıya yönelmiş ve özellikle ince, nükteli ve esprili anlatımla okuyucunun karşısına çıkmıştır.
  • Akbaba adlı mizah dergisini çıkarmıştır.

( 7 Aralık 1922’de itibaren Orhan Seyfi Orhon'la birlikte Akbaba mizah dergisini çıkarmaya başladı. Adı Akbaba dergisi ile özdeşleşen Yusuf Ziya, Akbaba’nın hem patronu, hem şâiri, hem başyazarı, hem Yazı İşleri Müdürü hem de en önemli espri kaynağı oldu. Dergide, Çimdik takma adıyla mizahi yazılar ve şiirler yayımladı. Akbaba 1928 yılında Latin harflerine geçilmesinden sonra tirajının düşmesi üzerine ve 1930’lu, 1940’lı yıllarda siyasi çalkantılar nedeniyle yayımına ara vermek zorunda kaldıysa da Ortaç, ölümüne kadar dergiyi çıkarmaya devam etti. )

ESERLERİ:

ROMAN:

  • Kürkçü Dükkanı (1931)
  • Şeker Osman (1932)
  • Göç (1943)
  • Üç Katlı Ev (1953)

ŞİİR:

  • Akından Akına (1916)
  • Aşıklar Yolu (1919)
  • Cen Ufukları (1920)
  • Yanardağ (1928)
  • Bir Selvi Gölgesi (1938)
  • Kuş Cıvıltıları (çocuk şiirleri, 1938)
  • Bir Rüzgar Esti (1952)

TİYATRO:

  • Kördüğüm (1920)
  • Latife (1919)
  • Nikahta Keramet (1923)

MİZAH:

  • Şen Kitap (1919)
  • Beşik (1943)
  • Ocak (1943)
  • Sarı Çizmeli Mehmed Ağa (1956)
  • Gün Doğmadan (1960)

GEZİ-ANI-BİYOGRAFİ:

  • İsmet İnönü (1946)
  • Göz Ucuyla Avrupa (1958)
  • Portreler (1960)
  • Bizim Yokuş 1966)


ORHAN SEYF
İ ORHON

  • Şiire aruzla başlar daha sonra heceyle devam eder. Aruzla yazdığı “Fırtına ve Kar” adlı uzun şiiriyle tanındıktan sonra hece ölçüsüyle ve sade dille yazdığı “Peri Kızı ile Çoban Hikâyesi” adlı manzum masalı yazarak heceye geçmiştir.
  • Şiirlerinde daha çok bireysel konuları işledi.
  • Bazı şiirlerinde halk şiirinin şekillerini de kullandı.
  • Bireysel duyguları işleyen, ahenkli ve zarif şiirlerinde temiz, duru bir Türkçe kullanmıştır.
  • Mizahi şiir ve yazılarında "Fiske" takma adını kullandı.
  • Roman türünde eser veren yazarın tek romanı Çocuk  Adam'dır. ÇocukAdam, şiirleriyle tanıdığımız Orhan Seyfi Orhon`un uzun yıllardır yeni baskısı yapılmamış romanı. Otobiyografik öğelerle örülü olan bu kitap, 1900`lerin başında Beylerbeyi`nin daracık sokaklarından birinde başlayıp mütarekenin imzalandığı yılda Galata Köprüsü`nde bitiyor.

ESERLERİ:

  • Şiir Kitapları: Fırtına ve Kar, Peri Kızıyla Çoban Hikayesi, Gönülden Sesler, O Beyaz Bir Kuştu, Kervan, İstanbul'un Fethi, İşte Sevdiğim Dünya
  • Roman: Çocuk Adam
  • Mizah ve Hiciv: Asri Kerem, Fiskeler, Hicivler, Düğün Gecesi
  • Deneme ve Fıkra: Dün Bugün Yarın, Kulaktan Kulağa

(Veda Busesi adlı şiir Orhan Seyfi Orhon'un kanserden ölen kızına yazdığı bir eserdir. Kızının günden güne gözünün önünde eridiğini gören şair içinde biriktirdiği üzüntüyü bu şiirler kaleme dökmüştür. )

 VEDA

Hani o bırakıp giderken seni
Bu öksüz tavrını takmayacaktın?
Alnına koyarken veda buseni
Yüzüne bu türlü bakmayacaktın?
 
Hani ey gözlerim bu son vedada,
Yolunu kaybeden yolcunun dağda
Birini çağırmak için imdada
Yaktığı ateşi yakmayacaktın?
 
Gelse de en acı sözler dilime
Uçacak sanırdım birkaç kelime...
Bir alev halinde düştün elime
Hani ey gözyaşım akmayacaktın?

 

 


Yorumlar - Yorum Yaz
İSLAMİ DÖNEM İLK DİL VE EDEBİYAT ÜRÜNLERİ
TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ